Boğaziçi Protestolarına Komünist Bir Eleştiri

1. Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör atanmasıyla, İstanbul’da ve daha sonra Türkiye’nin diğer şehirlerinde öğrenci protestoları başladı. Atanmış rektörün Boğaziçi kültüründen olmadığı, yüksek lisans ve doktora tezlerinde intihal yaptığı protestocuların ilk ortaya attığı meselelerdi. Ana talep ise üniversitenin tüm bileşenlerinin katıldığı demokratik rektör seçimiydi. Protestolar sürerken düzenlenen bir sergide, Kabe’yi LGBTI+ bayraklarıyla gösteren bir sanat çalışmasının yayılmasıyla, hükümet LGBTI+ öğrencileri sapkın olmakla ve İslami değerlere saygısızlıkla suçlayarak hedef gösterdi. Öğrencilere karşı polis şiddeti, hükümetin LGBTI+ öğrencilere karşı durmak bilmeyen saldırıları, çok sayıda gözaltı, anlamsız ev hapsi cezaları ve tutuklama kararları kamuoyunda büyük bir tepki yarattı. Öğrenciler, kendisini AKP rejimine karşı konumlandırarak “12. Cumhurbaşkanı’na Açık Mektup”u yayınladı. Mektupta belirtilen talepler, Melih Bulu’nun istifası, LGBTI+’lara karşı karalamalara ve hukuksuz tutuklamalara son verilmesi, tutuklanan ve gözaltına alınan arkadaşlarının serbest bırakılmasıydı.

2. Boğaziçi protestoları, işçi sınıfının desteğini gerektirecek hiçbir niteliğe sahip değildir. Bu mücadele, rektörlük seçimlerine yaptığı vurguyla kendini demokratik taleplerle sınırlamakla kalmaz, akademinin ayrıcalıklarını korumak için bir yakarıştan ötesine de geçemez. Buna rağmen, hükümetin LGBTI+ öğrencilere karşı saldırısının, protestolarda bulunan öğrencilerin maruz kaldığı polis şiddetinin, hukuksuz gözaltıların ve tutuklamaların üzerinde durulması gerekir. Öğrenci hareketi, solcular ve muhalefet partileri, saydığımız tüm bu sorunları birleştirerek sebebini hükümete ve diktatörlüğe yormuştur, ki bu da bu sorunları sınıflı toplumun hastalığına genellemekte başarısız olduklarını gösterir. Diğer birçok mücadele gibi, bu mücadele de kendini yozlaşmış hükümetin karşısında örgütleyerek, kapitalizm altında gerçekten kimin iktidarda olduğu sorusunu tamamen görmezden gelir. Bu hareketi tanımlayan şey, onun demokratik, sınıflar arası uzlaşmacı karakteridir ve hareket içerisinde işçi sınıfının, emekçilerin adının tek tük geçirilmesi, hareketi hiçbir şekilde proletaryanın alanına sokmaz. Polis ve devlet şiddeti, gaddar politikacılardan veya hükümetlerden kaynaklanmaz. Polis, devletin kendisinden, özel mülkiyeti ve hakim sınıfın çıkarlarını koruma görevinden ayrı düşünülemez. Polis şiddetinin sona ermesi ancak polisin ortadan kaldırılması, yani kapitalizmin ortadan kaldırılmasıyla mümkün olabilir. İşçi sınıfı, toplumun tüm baskılarına karşı sesini yükseltmelidir; ama bundan daha da önemlisi, sınırlı, demokratik, sınıflar arası uzlaşmacı böylesi mücadelelerin, baskıların üstesinden gelmek için geçerli bir yol olmadığını kendinden emin bir şekilde duyurmalıdır. Ezilen azınlıkların farklarını ortadan kaldırmanın ve tüm baskılara son vermenin yolu, bu azınlıkların birleştiği bir mücadeleden değil, işçi sınıfının mücadelesinden geçer.

3. Yukarıda belirttiğimiz gibi, devletin baskısı kapitalist sisteme içkindir. Baskıları engellemek, yalnızca sınıf mücadelesiyle mümkündür. Muhalefet partileri ezilenlerin yanında yer alıyor gibi görünseler de devlet düzenine, kapitalist sisteme hizmet ederler. Söz konusu mücadelede, CHP demokratik rektörlük seçimleri talebini destekleyip, öğrencilere olayları abartmamaları yönünde vaaz vermiş ve LGBTI+’lara olan saldırıları itinayla görmezden gelmiştir. Bu durum protestocular tarafından olumsuz karşılanmıştır. Diğer yandan, HDP ve işçi sınıfında konumlandığını iddia eden bazı partiler (TİP, EMEP, SP vb.) hareketi desteklemiş, kendilerine ve politikacılarına karşı sempati kazanmıştır. Ezilenlerin temsilcileri olduğunu iddia eden tüm bu partiler, işçi sınıfının mücadelesini bir adım bile öteye taşıyamayacak olan parlamenter mücadeleleri kullanırlar. Sermayeyi yenecek olan işçi sınıfıdır, parlamentoda siyaset yapan bir burjuva partisi değil. LGBTI+’ların, kadınların, etnik ve dini azınlıkların ezilmesi, kapitalizmden ayrı düşünülemez. Parlamentarizm baskıdan kurtulma illüzyonunu yaratır fakat asıl rolü işçi sınıfını yanıltmaktan başka bir şey değildir. Bu partiler hiçbir şekilde işçi sınıfının çıkarlarını savunmaz ve savunmayacaktır. Parlamento, ezilen grupların koşullarını iyileştirmek için bir araç olamaz, kapitalizmin çöküş döneminde bu geçerli bir mücadele yöntemi değildir.

4. Toplumda, LGBTI+’lara yönelik baskılar ve diğer LGBTI+ karşıtı tutumların varlığı dış olay ve etkilerden ayrı değerlendirilemez. Bunlar cahilliğin, aptallığın ya da kötü insanların neden olduğu şeyler değil, yaşadığımız sistemin, yani kapitalizmin içinde temellenen şeylerdir. Kapitalizm yüzyıllarca sistemin temel birimlerinden biri olan burjuva çekirdek ailenin toplumsal modeline dayanmıştır. Bu birim, erkeklerin ücretli işçi, kadınların ise anne rolünde çocuklarını geleceğin proleterleri olmak üzere yetiştirmesini gerektiren katı bir cinsel ahlak üretir. Salt heteroseksüel olan ilişkilerin ve cinsel yönelimlerin dışına çıkmak, bu idealin hiçe sayılmasıdır. Kapitalizm bunları, kadınlara ve erkeklere verilen katı ve değişmez rollere, geleneksel düzenine ve asırlık toplumsal birimi olan çekirdek aileye bir tehdit olarak görür. Kapitalizm kendini değişen koşullara adapte etse ve heteroseksüelliği yaptığı gibi homoseksüelliği de para kazanmak için başka bir entrika haline getirse de, şu anda kapitalizmin cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı rollerine uymayanların özgürleşmesinin tek yolu kapitalizmin ortadan kaldırılmasıdır.

5. Türkiye’nin hakim sınıfının ve proleterlerinin de açıkça gördüğü gibi, ülke şiddetli bir ekonomik krizle karşı karşıyadır. 2018’den beri yaşanan döviz krizi, hakim sınıf için birçok idari sorun yaratmış ve ülkenin işçilerinin yaşadığı zorlukların artmasına da neden olmuştur. Erdoğan ve Türkiye burjuvazisi için, işçilerin sorunlarının nedenini kapitalizmin sömürü düzeni dışında herhangi bir şeye atfetmek azami önem taşımaktadır. Bu yüzden toplumda milliyetçi, ırkçı, rövanşist duyguları beslemeye devam etmiş, kabahati dışarıya yönlendirmişlerdir. Buna, muhafazakar ve geleneksel değerlere karşı gittikçe artan destek ve bunun sonucunda Erdoğan ve muhafazakar burjuvazinin “LGBT sapkınları” olarak adlandırdıkları LGBTI+’lara yöneltilen öfke de dahildir. Azınlıklara karşı kötü muamele ve baskıların yalnızca kapitalizmin yani bu tutumları durmadan doğuran sistemin ortadan kaldırılmasına bağlı olduğu bir kez daha açıktır.

6. Bu protestoların kendilerini içine soktukları reformist, hukuki, parlamenter kısıtlamalardan kurtulmak artık acil bir ihtiyaçtır. LGBTI+’lara ilişkin sorunların, polis şiddetinin, Erdoğan ve AKP’nin otoriter rejiminin yalnızca komünist işçi sınıfı perspektifiyle çözümlenebileceğini anlamamız gerek. Sadece LGBTI+’lara, öğrencilere yönelik değil, işçi sınıfının tümüne yönelik baskıları ve sömürüyü de sona erdirmekte gerçek bir şansa sahip olmamız yalnızca, “daha fazla demokrasi” ve hukuki eşitlik için yürütülen küçük burjuva mücadelelerinden kurtulduğumuzda mümkün olacaktır. Bunun için işçi sınıfının kendini özgürleştirmesini ve başka bir toplum için tek seçeneğimiz olan komünizmi amaçlayan dünya çapında bir sınıf örgütüne ihtiyacımız var. Bahsettiğimiz SSCB’deki gibi bir toplum değil, sınıfları, devleti ve bunlarla birlikte tüm sömürüyü ve baskıyı yok etmiş bir toplumdur. Kazanacak bir dünyamız var.

Internationalist Workers’ Group ve Petroleuses

18 Şubat 2021

Friday, February 26, 2021
Boğaziçi Protestolarına Komünist Bir Eleştiri | Leftcom

Error

Error message

PDOException: SQLSTATE[HY000]: General error: 1366 Incorrect string value: '\xC4\x9Fazi\xC3...' for column 'title' at row 1: INSERT INTO {accesslog} (title, path, url, hostname, uid, sid, timer, timestamp) VALUES (:db_insert_placeholder_0, :db_insert_placeholder_1, :db_insert_placeholder_2, :db_insert_placeholder_3, :db_insert_placeholder_4, :db_insert_placeholder_5, :db_insert_placeholder_6, :db_insert_placeholder_7); Array ( [:db_insert_placeholder_0] => Boğaziçi Protestolarına Komünist Bir Eleştiri [:db_insert_placeholder_1] => node/37220 [:db_insert_placeholder_2] => [:db_insert_placeholder_3] => 44.197.191.240 [:db_insert_placeholder_4] => 0 [:db_insert_placeholder_5] => Ph-ctuaYJB1iiiqEoA_Sp_DIrWnAx7ERBBEzy472YiY [:db_insert_placeholder_6] => 1213 [:db_insert_placeholder_7] => 1711699370 ) in statistics_exit() (line 93 of /web/htdocs/www.leftcom.org/home/modules/statistics/statistics.module).
The website encountered an unexpected error. Please try again later.