Türkiye: 2024 Yerel Seçimleri

Türkiye bir seçimi daha geride bıraktı. Ancak düzenin açık destekçilerinin ve yarı zamanlı enternasyonalist burjuva solcularının çığırtkanlığı hala dinmedi. Şoven-Kemalist ve Türkiye'nin kapılarını ardına kadar batı sermayesine açmak isteyen CHP birçok belediyeyi kazanırken, Erdoğan'ın Gazze fiyaskosu ve ekonomik kriz nedeniyle YRP (Yeniden Refah Partisi) kendine muhafazakar seçmenden ciddi bir pay kopardı. AK Parti, bu seçimle beraber ikinci parti durumuna düştü ancak Türkiye'de gericilik ve kapitalizmin şiddeti hiç olmadığı kadar güçlü. Biz enternasyonalistlere düşen ise birçoğunu hayrete düşüren bu seçimin sonuçlarını Marksist yöntem ile analiz etmektir.

CHP’nin elde ettiği bu sonuçların bir sonraki genel seçimlerde ciddi sonuçları olacaktır. Önceki yerel seçimde çoğunluk elde edemedikleri İstanbul ve Ankara belediye meclislerinde bu sefer ezici çoğunluk sağlamaları, bir sonraki genel seçimden önce İmamoğlu veya Yavaş’ın genel seçimlere aday olarak hazırlanmak için istifa edip, görevlerini kendi partilerinden olan başka bir isme bırakmalarını mümkün kılıyor. Önceki genel seçimlerde, belediyelerin AK Parti’ye kaybedilmemesi için iki isim de yapılan anketlerin büyük çoğunluğunda Erdoğan’a karşı kazanıyor görünmesine rağmen aday olamamışlardı ve yerine kazanma olasılığı daha tartışmalı olan (şu an eski) CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu çıkmıştı.

Kazandıkları büyükşehirler, diğer il ve ilçeler ile sermayenin yönü AK Parti’den CHP’ye doğru kayacaktır. Bunun etkisiyle yirmi yıldır iktidarda olan AK Parti, gücünü yeni alternatif partilere kaybetmeye devam edebilir, aynı zamanda kendi içinde yaşadığı Erdoğan-sonrası döneme dair tartışmalar da buna katkıda bulunabilir. CHP de aynı şekilde kendi içinde genel başkan, ve büyükşehir belediye başkanları arasında benzer bir tartışma yaşayabilir.

Yine de, bazı yakın yarışların olduğu illerde seçim güvenliği sorunlarına dair iddialar ve itirazlar, iktidarın kendi kaybettiği yerlerde yeniden sayımı onaylaması ve muhalefetin itirazlarını direkt reddetmesi, aynı zamanda DEM’in açık ara farkla kazandığı Van belediyesinde DEM adayı yerine 2. gelen AK Parti adayına mazbata verilmeye çalışılması, dünyanın bu coğrafyasında halen bir burjuva demokrasisi görüntüsünün dahi pek sağlanamadığı ve sürdürülmekte zorluk yaşandığı görülmektedir. Seçimden halihazırda başarısız çıkan AK Parti’nin Van’daki girişimi ve tepki ölçmesi, ters tepip ülke çapında kendi tabanından dahi tepkiye yol açtı ve sonunda geri adım atmak zorunda kaldı.

Bütün bunların politik olarak işçi sınıfına olan etkisi ise hiçe yakındır. Bu değişiklikler önümüzdeki yıllarda daha da ileri gidecekse bile, yalnızca farklı burjuva kesimleri arasındaki el değişikliklerinden öte bir durum değildir. Hem AK Parti’ye alternatif partilerde çözüm arayan, hem de CHP’ye eğilimli olan daha seküler işçi sınıfı kesimleri mevcut ekonomik krizin kabul edilemeyeceği konusunda ortak noktada buluşmuşlardır, ancak iki kutup da buna sorumlu olarak tek bir siyasi parti veya lideri görme ve buna gösterilecek tepkinin yöntemi konusunda bir yanılgıya düşmüşlerdir. Yapılması gereken; bu krizlerin kapitalizme içkin olduğunu, seçim haritaları hangi renge boyanırsa boyansın bu sistem altında çözülemeyeceğinin bilincini yaymaktır. Uzun yıllardır bir çok şeye rağmen büyük oranda sessiz kalan sınıfın halen tepki verebildiğini gördük, ancak bu tepkinin yönü ve aldığı form anlamlı değildir. Bu bilinci ve gerçek mücadeleyi oluşturmaya ve güçlendirmeye çalışmak, insanların bu seçim sonrası edindikleri sahte umut karşısında kolay olmayacaktır, ancak bu denememek için bir sebep değildir. Nasıl düşünmek istersek isteyelim, sistemin işleyişi krizin kaçınılmazlığını ve şiddetini zaman içinde yalnızca daha da vurgulayacaktır. Bu nedenle bütün bunlara karşı öz işçi örgütlenmelerini ve mücadelelerini savunmayı sürdürmeli ve desteklemeliyiz.

Burjuva diktatörlüğünün kendini yeniden üretme ve meşrulaştırma amacı olan demokrasiyi ve "demokratik" uğraşları kendilerine politik mücadelenin yöntemi olarak seçmiş olanlar ve proletaryayı devrimci bilincinden uzaklaştırarak bu "demokratik" mücadelenin öznesi haline getiren burjuva solcuları kendileri hariç herkesi "apolitik" ilan etmekten geri durmadı. İşleyen bir demokrasinin sonuçları karşısında kendi yarattıkları canavara karşı temelsiz bir öfkeye kapıldılar ve o öfkede boğuldular, şimdi kendi kliklerinin zaferleri ile sarhoşlarken biz Anadolu'nun gerçekliğini dile getirmeye devam edeceğiz.

Kurtarmamız gereken bir dünyamız var!

Enternasyonalist Notlar
2024-04-04

Notlar:

Resim: tr.wikipedia.org

Sunday, April 7, 2024